Kuzey Kafkasya'daki topyekün savaştan sonra 1864 yılında Ruslar tarafından sürgün edilen Kuzey Kafkas halklarının yeni yerleşim birimlerinden birisi de Kayseri'nin Pınarbaşı ilçesine bağlı Aşağı Borandere köyüdür.Köyün kuruluşu ise 1860-1870 yılları arasındadır. Buraya yerleşen Çeçenler'den bir kısmı daha sonra Yukarıhöyük (Sivas) ve Çardak (K.Maraş) gibi yerlere göç etmiştir. Kabardeylerin ise köye Çeçenlerden 10 yıl sonra gelip yerleştiği anlatılmaktadır.Köye ilk yerleşen atalarımız batıda o kadar kıymetli yerler varken acaba niçin bu verimsiz ve kıraç toprakları tercih ettiler diye bir soru aklımıza geliyor.Bunun sebebi rivayetlere göre köyümüzün ve uzun Yaylanın O zamanlar ormanlık ve yeşil bir bölge olduğu hayvancılık yapmak için çok müsait bir yapısının olması idi.Bir başka neden daha aklımıza geliyor.


     Kafkasya sürgünü sırasında denize pek çok kurban veren atalarımızın pek çoğunda deniz fobisi oluşmuş ve bu yüzden sahil şeridinde yerleşmeye pek sıcak bakmamışlardır.Diye de düşünebiliriz.Atalarımız bu köye yerleşerek bu ülkenin en sadık bekçileri olmuşlarAma acıları dinmemiş bir vatan kaybeden bu bahtsız insanlar ikinci bir vatanı da kaybetmemek için kurtuluş savaşı sırasında canlarını ve mallarını seve,seve vermişlerdir.Seferberlikte köyümüzde eli silah tutanlar askere alınmış,çok azı geri dönmüştür.Köyümüzün tüm büyükbaş hayvanları orduya verilmiş,Acıların en büyüğü ise Sarıkamış’ta yaşanmıştır.Sarıkamış’a bizim köyden de 64 atlı atına binip,bir daha dönmemek üzere arkalarında sevdiklerini bırakarak gitmişlerdir.Bu hayatlarının baharındaki mert insanlar Sarıkamış düzlüğünde açlıktan ve soğuktan donarak şehit olmuşlardır.Bu acıları elbetteki sadece bizim köylümüz yaşamadı.Tüm Türk ulusu olarak bu acıları yaşayarak hep beraber Yeni Türkiye Cumhuriyeti devletini kurduk.Bugün de vatanımızın her karışı için aynı fedakarlıkları, hatta çok daha fazlasını yaparız.Çünkü yaptıklarımız yapacaklarımızın teminatıdır.